Tıp dünyasında son yıllarda yapılan çalışmalar vücudumuzda bulunan organların birçoğunun bildiğimiz görevleri dışında da aktif ve belirleyici roller oynadığı alanlar olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Uzmanları en çok şaşırtan organlardan bir tanesi de sindirim sisteminin bir parçası olan bağırsaklar olmuştur. 19. Yüzyıl ortalarında Alman bir nörolog tarafından bağırsaklar üzerinde başlatılan çalışmalar son yıllarda oldukça ilerlemiş durumdadır. Bağırsakların vücuttaki tek işlevinin besinlerin sindirimi ve emilimi olmadığı,  sahip oldukları sinir hücreleri, mikroorganizmalar ve salgıladıkları birçok madde ile vücutta adeta ikinci bir beyin gibi çalıştıkları tespit edilmiştir. Yemek borusundan başlayıp anüste son bulan bu ikinci sinir sistemi Enterik Sinir Sistemi olarak isimlendirilir. Bu sistemde yaklaşık 500 milyon sinir hücresi bulunur. Bu sistem merkezi sinir sistemi ile birlikte çalışır.

İnsan embriyosunun gelişimi esnasında beyin ve bağırsaklar aynı hücre grubundan köken alır ilerleyen süreçte farklılaşırlar. İnsan vücudunda sinir sisteminin en büyük organı olan beyinden sonra en çok sinir hücresine sahip organ bağırsaklardır. Bu sinir hücreleri arasındaki bağlantının beyin de olduğu gibi çeşitli kimyasal maddeler aracılığı ile sağlandığı saptanmıştır. Bu sinir hücreleri sayesinde bağırsaklar aynı beyin gibi hissedebilir, hatırlayabilir ve aldığımız kararlarda etkili olabilir. Bu sinir hücrelerinin kontrolünde salgılanan bazı hormonlarda vücut sağlığımızda etkin rol oynar. Sinir hücrelerinin yanı sıra bağırsaklarımızda yaşayan mikroorganizmalarda sağlığımız üzerinde söz sahibidir. Bağırsak florası ya da yeni adlandırması ile mikrobiotasını oluşturan bakteriler sağlığımız üzerinde önemli rol oynarlar. Yaklaşık 40 bin çeşit bakteri türü ile 100 trilyon mikroorganizmanın bağırsaklarımızda yaşadığı düşünülmektedir. Bu sayı insan vücudunda bulunan hücre sayısından yaklaşık 10 kat fazladır.

Sindirim sistemimize bu bilgiler ışığında bakıldığında bu sistemin beyinden bağımsız ayrı bir sinir sistemi gibi çalıştığını anlayabiliriz. Sindirim sistemi beyinden bağımsız kararlar alır. Vücudumuza besinler yolu ile giren zararlı maddeleri bağırsaklar beyinden önce fark eder ve hızlı bir savunma mekanizması ile vücuttan uzaklaştırır. Tüm bu süreçte beyinden komut almayı beklemez. Bağışıklık sistemine ait hücrelerin pek çoğu sindirim sisteminde yer alır. Bu nedenle kuvvetli bir bağışıklık sistemi için sağlıklı bir sindirim sistemine sahip olmak gerekir. Sindirim sisteminin ana işlevi olan besinlerin emilimi ve emilimden sonra vücut için gerekli olmayan maddelerin atılımı dışkı yolu ile olur. Dışkı ile atılan bakterilerin birçoğu vücut için gerekli bakterileridir. Günümüzde sağlıklı bir yaşam için dışkı nakli gündemde olup bu nakilde sağlıklı bir insanın dışkısındaki iyi bakteriler hasta kişilere bir başka deyişle kötü bakterileri artmış kişilere nakledilir.

Sindirim sisteminin vücutta en çok rol oynadığı alanlardan biri de ruh sağlığıdır. Bağırsaklar ruh sağlığına etkilerini salgıladığı kimyasallar aracılığı (Seratonin, Dopamin, Opiatlar vb.) ile yapar. Mutluluk hormonu olarak bilinen seratonin hormonunun çok büyük bir kısmı yaklaşık %90-95 i bağırsaklarca salgılanır. Beyin ve bağırsak sisteminin karşılıklı etkileşimi ile hormon düzeyleri ayarlanır. Bu hormonların az salgılanması durumunda duygu durumumuzda mutsuzluğa meyil görülür. Araştırmalarda depresif insanların bağırsaklarından alınan bakteriler farelere verildiğinde farelerin de depresif özellikler gösterdiği görülmüştür. Sağlıklı olmayan bir sindirim siteminin depresyona sebep olabileceği araştırmalarla ortaya koyulmuştur. Bağırsaklarımız duygu durumumuz üzerinde bu kadar etkili iken zaman zaman karşılaşılan sorunlar karşısında alınan kararları da etkileyebilirler. Bu nedenle sık sık karar alma sıkıntısı yaşayan ya da kaygı ve sinirlilik hali olan kişilerin bağırsak sağlığı açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir.

İnsan vücudunda tüm sistemler birbirine bağlı olarak çalıştığına göre sağlıklı bir sinir sistemi için sağlıklı bir sindirim sistemi olması gerektiği de açıktır. Ruh sağlığımızı etkileyen panik yaratan, stres oluşturan, korkuya sebep olan olaylar karşısında vücudumuzda ilk tepki veren sistemlerden biri sindirim sistemidir. Dışkılama alışkanlığında değişiklik, kramplar ile bağırsaklarımız hemen tepki verir. Aslında bu konuda farklı görüşler de vardır. Sindirim sistemi bozuk olduğu için mi kaygı yaşanır ya da kaygı yaşandığı için mi sindirim sistemi bozulur hala tartışılmaktadır. Ama günümüzde depresyon başta olmak üzere ruh sağlığı ile ilgili birçok hastalıkta kişilerin sindirim sisteminin de düzenli çalışmadığı, sağlıklı bir mikrobiotaları olmadığı bilinmektedir.

         Peki bizim için bu kadar önemli bir sistemi sağlıklı tutmak için ne yapılmalıdır?

Sağlıklı bir sindirim sistemi için sağlıklı beslenme esastır. İşlenmiş, hazır paket gıda tüketiminden kaçınılması, taze sebze, meyve tüketiminin mutlak sağlanması, yeterli sıvı alımı, günlük en az 8 saatlik uyku ana başlıklar olarak sayılabilir. Ayrıca bağırsak mikrobiotasını sağlıklı tutabilmek adına probiyotiklerden zengin beslenmek gerekir. Geleneksel Türk beslenmesinde yer alan ev yapımı yoğurt, kefir, tarhana, turşu ilk akla gelen besin maddeleridir. Bu besin maddelerini tüketerek bağırsaklarımızda bulunan yararlı bakteri sayısını artırmak mümkündür. Stres yine aynı şekilde bağırsak sağlığını olumsuz etkileyen önemli bir faktördür. Stresten uzak bir hayat sağlıklı bir sindirim sistemi için olmazsa olmazlar arasında yer alır.